Ekoyapı '15

 

GÖKHAN AVCIOĞLU


Bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında pek çok ödüllü projeye imza atan, aldığı ödüllerle Türkiye'yi uluslaarası arenada pek çok kez temsil eden mimar Gökhan Avcıoğlu, GAD (Global Mimari Gelişimi) firmasını 1994 yılında İstanbul'da kurarak farklı işlevlerde birçok projeye imza atmıştır. Mimari çalışmaları haricinde eğitim çalışmaları da yapan Avcıoğlu, 2001 yılında Paris'te Ecole Speciale d'Architecture'de, Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi stüdyolarında dersler vermiştir. 2013 yılında da 'Mimarlık ve Yerleşme Kültürünü Geliştirme Araştırma Değerleme Eğitim Vakfı" GADEV'i kuran Gökhan Avcıoğlu Gadev ile beraber yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerinde yer almaya devam etmektedir. İstanbul, New York, Dubai ve Bodrum'da da ofisleri bulunan Gökhan Avcıoğlu'nun projelerinden seçkilerini sizler için derledik.



Balık pazarı Beşiktaş ve çevresini yeniden canlandırmayı amaçlayan bir projedir. Beşiktaş İstanbul’un en kalabalık bölgelerinden biridir. Modern ve gelenekseli bir arada yaşatan bir alandır. Bölgenin çarşısında yer alan üçgen şekilli yer olan çarşı çok meşhurdur. Gün boyunca pekçok insan buradan manav ve balık alışverişini yapmaktadır. Bu alanda inşaat zor olduğundan en iyi çözüm baştan yapmak olacaktır. Tasarım ekibi amaçlarına ulaşmak için Beşiktaş Belediyesi ve bölgedeki esnafla birlikte çalışacaktır.

GAD ve Gökhan Avcıoğlu tasarım sürecine üçgen alan ve zeminde pek çok deneme yaparak başlamıştır. Yüzey özellikleri projenin taşıdığı potansiyeli göstermektedir. Halkın beğenisini kazanmak için yüzey çevresinden ayrılmıştır. Bu teknik boş bir şekil oluşturmuş bu ise program ve dolaşımın kolayca karışmasına imkan sağlamıştır. 

 

Divan Kuruçeşme Projesi İstanbul'un en gözde kıyı şeridinde müthiş boğaz manzarasına sahip bir alanda yer almaktadır. İstanbul'un en önemli yerlerinden birinde tasarlanan projenin genel siluet çevre ve doğa ile uyumlu olması vazgeçilmez unsurlar olarak alınmıştır. Bu kapsamda hazırlanan restorasyon projesinde, mevcuttaki tarihi duvarlar ve tarihi ağaçlar korunmuştur, Projenin özellikle denizden görünümüne önem verilmiştir. Proje; mevcut durumda olduğu gibi, düğün ve davetlerin gerçekleştirildiği çok amaçlı salon ile; mevcut doku içine yerleştirilmiş dört otel odasını ve toplantı salonlarını içerecek şekilde yeniden işlevlendirilmiştir. Gerekli hizmet mekanları ve otopark da bu kapsamda projede yer almaktadır. Projede, özgün duvar ve tonoz gibi elemanların ifadesi ve çevreden algılanışının korunmasına özen gösterilmiştir. Ayrıca bu elemanlar yeni işlevin parçası haline getirilerek, aktif olarak korunmaları öngörülmüştür. Etkinlik alanı tasarlanırken kütle olarak mevcut tarihi duvarların oranlarından yola çıkılmıştır. Mevcut duvarlar gerek iç mekanda gerek de dış mekan tasarımlarında vurgulanarak tasarımın bir parçası haline getirilmiştir. Mekanın çatısı yeşil dokunun sürekliliğini devam ettirmek adına yeşil teras olarak tasarlanmıştır. Çatı örtüsü arasındaki çatı pencereleri ile gün ışığı maximum seviyede etkinlik alanı içine alınmaya çalışılmıştır. İç mekan çatı örtüsünde ahşap, zeminlerde doğal taş kullanılmıştır ve kullanılan malzemelerin sürdürülebilir ve yerli malzeme olmasına özen gösterilmiştir.
seviyesinde bulunan çelikten yapılmış dev bir deniz kabuğu şeklindedir. Bu şekil sayesinde bina içinde kolon kullanma zorunluluğu ortadan kalkmıştır ve bu şekilde hem geniş bir alan elde edilmiş hemde programın ihtiyaçları karşılanmıştır. Deniz kabuğu şeklinin hem altı hemde üstü 2010 Kültür Başkenti kapsamındaki sanatsal olaylarda ve projelerde bir platform olarak kullanılabilir. 6 geniş bir alan elde etmek amacıyla bölüm birbirine bağlanmıştır. Teşhir kutuları yerel uzmanlar tarafından elde yapılmış ve sonsuz çelik şekiller şeklinde tasarlanmıştır. Aydınlatma sistemi için ise tasarım duvardan sarkan standart 150 ampüllük kullanmaktadır çünkü bu kullanım istanbuldaki balık pazarlarında en yaygın kullanımdır. Sonuç olarak, yeni tasarım ünlü balık pazarı için modern ve pragmatik bir yaklaşımla çözüm sunmakta ve bölge halkının pazarı güzelleştirme çabalarına ulaşmakta yardımcı olmaktadır.

 

Mimarlar bir süredir yeni üretim yöntemlerinin icadı sayesinde mümkün kılınabilecek formları araştırma konusunda çalışıyor. Giderek ucuzlayan 3D yazıcılar sayesinde artık neredeyse her tasarımcı bu araçların mimarlık dünyasına sunabileceği şekilleri araştırmak üzere deney yapabilir hale geldi. Bu cihazlar yalnızca üretimin limitlerini genişletip süreci hem kısaltıp hem de daha çok ürün çıkaracak hale getirmekle kalmadı, ayrıca uzun süredir üzerinde tartışılan dijital tasarım yöntemlerinin nasıl somut ürünler haline gelebileceğini göstererek tasarımın ağırlıklı olarak dijital yöntemlerle yapılmasının nihayetinde "kağıt mimarlığf'na yol açacağı eleştirisine cevap vererek, bu tasarımların da ayakta durabileceğini kanıtladı.


Serra Gate GAD'ın bu konular üzerine kafa yorarak, yeni gelişmelerin gerçek hayatta karşılığını nasıl bulacağı sorusuna yoğunlaştığı deneysel projelerden biri. Ofisimizde bulunan küçük MakerBotTM 3D yazıcımız ile, Stephen Wolfram'ın Mathematica isimli yazılımının üretebileceği yapısal formları araştırdık. Süreçteki öncelikli fonksiyonel parametre, insanları bir çekim noktasına yönlendirecek geçit formlu bir kent mobilyası üretmekti. İnsanları yönlendirme fonksiyonunun etkisi, yapının formuna ek olarak, düşey elemanların bir odak noktasına doğru yöneltilmesiyle artırıldı.

Bu düşey elemanların yerleşimi ve ölçüleri, tüm sistemin sütun benzeri bir yapı elemanına ihtiyaç duymadan ayakta kalabilmesi için parametrik bir çalışma sonucu optimize edildi. Yapıdaki tüm bileşenler ise olması gerektiğinden daha kalın değil...

Yapı, Seranit'in Serra isimli yeni ürün serisinin tanıtımını yaptığı ‘Light in Dark' etkinliğinde sergilendi. Serra Gate'in ismi bu ürün grubundan yola çıkarak koyulduysa da, aynı zamanda minimal tarzını sevdiğimiz heykel sanatçısı Richard Serra'ya da bir gönderme yapıyor.

Yapıya yerleştirilen Seranit ürünleri dışında tüm sistem çelikten inşaa edildi. Serra Gate'in bu endüstriyel tarzı; önünde sergilendiği, 2000 yılında yine GAD & Gökhan Avcıoğlu tarafından restore edilmiş olan Esma Sultan Yalısının tarihi dokusu ile kontrast yaratacağı düşünüldüğü için çelik kasıtlı olarak seçildi.

EXPLODED HOUSE Tasarımın arkasındaki fikirler: Parçalanma - açık hava yaşamı için açık plan - pasif havalandırma - doğal iklimlendirme - yağmur suyu biriktirme - doğal kotlarla ve verilerle tasarım


Bodrum; Helen, Roma ve Osmanlı dönemlerine tanıklık yapmış 3000 yılı aşan tarihe sahip, Türkiye'nin güneybatısında bir Ege-Akdeniz ticaret limanı yerleşimidir. Önemli bilim adamlarından Heredot Bodrum'da doğmuştur. Leochares, Bryaxis ve Timot-heos gibi sanatçıların heykelleri Bodrum'da sergilenmiştir; bu heykeller günümüzde dünyanın çeşitli yerlerindeki önemli müze koleksiyonlarında yer almaktadır.


Bölge, günümüzde bu zenginliklerin ve doğal güzelliklerin yayıldığı geniş bir kıyı şeridi boyunca yerli ve yabancı ziyaretçilerin akımına uğramakta, gün geçtikçe yerleşik nüfusu artış göstermektedir. Bu yoğun ilgiyi ve gelişimi doğru yönde karşılamak ve yerel değerlerin bozulmadan yaşaması ve devamı için dikkatli bir yapılanma gerekmektedir.


Turizm odaklı işler yapan birailenin evi hem çok misafir ağırlamalı, eğlendirmeli, çevreyle ilgili doğru etkilerle bilgilendirmeli hem de onlar gittiğinde aşırı boşluğun ve hüznün çökmediği tersine bir huzurun mekanı olmalıdır. Bu yüzden ev, ev içinde kaçıla-bilen ayrı evler haline gelivermelidir. Gene aynı nedenle ana ev tek yatak odalıdır ama günlük hayatın geçtiği ortak yerler geniş ve hacimlidir.
Parçalara ayrılmış tek bir yapının metaforu olarak üç ayrı yapı tasarlanmıştır. Biri yeme, biri çalışma, birisi yatma evidir. Her biri 75 metrekarelik üç yapı birbirinden ayrılarak birbiri ardına sıralanmış ve oldukça saydam ama geniş bir saçakla gölgelendirilmiş (hayat) ve istenildiğinde kapalı istenildiğinde yarı açık bir atriyumla (hayat) birleştirilmiştir.


Hayat, hem yapının girişi hem de ana yaşam alanı olarak yer almakta ve kat yüksekliğindeki pencereleriyle peyzajın ve koyun keyifli panoramalarını yakalamaktadır. Elektronik çalışan pencereler bütünüyle döşemenin içine girerek yok olur ve deniz esintilerinin yapının içine dolmasına izin verir. Yapının odak noktası olan bu hacim, diğer üç birime binayı peyzajla ilişkilendiren beton rampalarla bağlanır.


Rekreasyon amaçlı kullanılabilen diğer bir eğimli alan ise havuzun bulunduğu, hayattan biraz daha düşük kotta konumlanan platformla birleşir. Buradan başlayarak yamaçtan aşağı doğru inen bir rampa ile araziyle bütünleşen, üzerindeki evden saklanmış yeni bir yaşama birimine ulaşılır (Genç kız odası ve misafir evi). Bu haliyle ev (kapalı-yarı kapalı, yarı açık - açık dengesi), geleneksel çözümler ve hacimlerin doğrudan kaynağının biçim arzusundan çok coğrafi veriler olduğunu kendi üzerinden yaşatır.


Ev(evler)'in taşıyıcı betonarme iskeleti çıplak beton haliyle korunmakta ve bu hali, hem bir serinlik hissi vermekte hem de sergilenen
koleksiyonlarla ciddi bir kontrast oluşturarak onları okunur kılmaktadır. Bir termos etkisi yaratmak için bırakılmış bir hava boşluğundan sonra oluşturulmuş dışarıdaki taş yüzeyler ise yapının güzel eskimesini ve doğa içinde erimesini sağlamaktadır.


İkincil olarak, kurulan sistemle kış ve sonbahar aylarında düşen yağmur yaz aylarında kullanılmak üzere biriktirilmektedir. Birimlerin çatılarını oluşturan farklı kotlardaki havuzlarda sirküle olan su, pasif soğutma sistemi olarak çalışmaktadır.


Ev, bölgenin geleneksel konutlarını yeniden yorumlar, Bodrum'un yakın civarını; Hayat, Muğla ve Milas evlerini örnek alir. Evin açıları, zeytin ağaçlarının varlığından oluşur; ev bükülür yerini bulur, bir zeytin ağacından ötekine... Yamaçtaki yarıklarla bütünleşir ve doğal çevrenin bir parçası olarak varolur. Yukarıdan bakıldığında ise üzerindeki havuzlar, çevreleyen doğayı ve koyun sınırsız manzarasını yansıtarak evi saklar.


Ev sahiplerinin Antik Yunan, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini içeren geniş bir antik koleksiyonu vardır. Genel olarak koleksiyoncu evleri için "evden çok müzeye benzemek" gibi bir problem bulunmaktadır. Koleksiyonun korunması için zorunlu olan uygun havalandırma, aydınlatma ve güvenlik koşulları ve hatta bunların iklim koşullarına göre kendilerini ayarlamaları gereği, aşırı yapay çözümler yerine mümkün olduğunca doğal çözümlerle sağlanmaya çalışılmıştır.

ONE & ORTAKÖY İstanbul Ortaköy'de 2012 yılında tamamlanmış karma kullanımlı bir projedir. Proje bir konut ve öğrenci yurdundan oluşmaktadır. Bir tepenin yanında konumlanmış olan yapılar bölgenin modernizasyonu açısından ikonik bir önem taşımaktadır.

Projenin formu, cephe ve genel organizasyonu bağlamsal unsurları etkisinde deneysel bir dizi strateji ile geliştirilmiştir. CAD tasarım yaklaşımı alana dağıtılan farklı programların kullanımını optimize etmektir. Her iki binanın çatısında geniş peyzaj alanı ve birer oyun alanı bulunmaktadır. Bu yeşil çatılar, yapıların ölçeğini daha ufaltarak topografya ile daha çok bütünleştirmektedir. Ayrıca, her iki binanın önemli bir malzemesi olan doğal taş tüm cepheyi sararak doğal yamaca uyumlu bir doku oluşturmuştur.

Boğaz Köprüsü'nün yapıya olan yakınlığı nedeniyle, büyük ölçüde One & Ortaköy teras çatısı projenin ilk algılanan parçası haline gelmiştir. Bu yüzden, çatı teras bu etkiler göz önünde bulundurularak tasarlanmıştır. Çatı terasında bir koşu pisti, yüzme havuzu ve geniş bahçeler bulunmaktadır. Çatı elemanı binanın formunu tamamlamak amacına hizmet ederken, çatıda kullanılan bitki örtüsü ile geniş yansıtıcı yüzeyler kaplanarak yapının karbon emisyonu azaltılmıştır.

Çatının peyzaj tasarımı, binanın çevresindeki doğal topoğrafya-dan esinlenerek oluşturulmuş yapay bir topoğrafyadır. One & Ortaköy etrafında bulunan diğer binalardan kendini ayırmaktadır. Bu sadece yapının tek başına tasarımı ve işlevi ile ilgili değil ayrıca çevresi ile kurduğu ilişki için de söylenebilir. Yapı; bodrum katından terasa gelişerek, yaşayan bir organizma gibi çalışır. Kavramsal olarak, çatı tasarımı ara seviyelerdeki dikey bahçeler ile bodrum ve zemin seviyesindeki dubleks bahçe birimlerine entegre olmaktadır. Bu durum yapının topografya ile bütünleşmesine olanak sağlar. Proje, doğal çevreye saygılı ve sürdürülebilir tasarım gerekliliklerine uygun bir şekilde tasarlanmıştır.








Fotoğaflar