Bodrum'un (Halikarnasos) Tarihçesi
Bodrum, bilinen eski adıyla Halikarnassos, Türkiye'nin güneybatısında, Ege Denizi kıyısındaki konumlanan bir tarihi yarımada üzerinde yer alan bölgenin adıdır. Bu antik kent, geçmişten günümüze uzanan zengin bir mimari ve kültürel mirasa evsahipliği yapmaktadır. Bodrum'un tarihî dokusu, özellikle M.Ö. 4. yüzyılda inşa edilen Halikarnas Mozolesi ile tanınır. Antik dünyanın yedi harikasından biri olan bu anıt, Karialı kral Mausolos'un eşi Artemisia tarafından yaptırılmıştır. Bodrum, zaman içinde Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun etkisi altında kalmış ve bu dönemlerden günümüze Bodrum Kalesi gibi önemli mimari eserler ulaşmıştır. Bodrum Kalesi, kent duvarları, tiyatro, Myndos Kapısı ve Bodrum Tersanesi gibi tarihi alanlar, eski şehrin zengin mimari dokusunu oluşturan diğer unsurlardır. Bu kalıntılar, Bodrum'un tarihî geçmişini ve farklı medeniyetlerin izlerini bugüne taşır. Halikarnassos aynı zamanda tarih yazımının babası atfedilen Herodot un doğdugu ve yaşadığı yerdir.
Bitki örtüsü, koylar, doğal yaşam
Akdeniz ikliminin etkisi altında olan bölge, sıcak yazları ve ılıman kışları arasında belirgin bir iklim özelliği sergiler. Bu iklim koşulları, zengin bitki örtüsü ve çeşitli ekosistemlerin varlığına olanak sağlar. Kıyı bölgelerinde, Akdeniz, Ege bitki örtüsü içinde yer alan çam ağaçları, zeytin ağaçları ve makilik alanlar gibi bitki türleri yaygındır. Doğal yaşam açısından, yarımada hem deniz hem de kara ekosistemlerine bakımından zengindir. Deniz yaşamında balıklar, mercan resifleri ve diğer deniz canlıları bulunurken, kara ekosistemlerinde birçok canlı türü yaşam sürdürmektedir. Yarımada bitki örtüsü olarak çok belirgin bir şekilde ikiye ayrılmıştır. Bodrum-Milas kara yolunun batısında yer alan kısımda bitki örtüsü yer yer çalılık ve fundalıklar ile yörede "çeti" tabir edilen dikenli otlarla kaplıdır. Bodrum-Milas kara yolunun batısında Maki ile kaplı kısımlar bulunurken, Doğusunda ise iğne yapraklı kızıl çam, yabani çilek, mersin ve sandal ağaçları hâkimdir. Yarımada, her yanına yayılmış koyları, kendine özgü turkuaz renkteki suları ve etkileyici doğal güzellikleri ile tanınır. Bu koylar genellikle sakin ve doğal yaşamın korunduğu alanlar olarak bilinir. Bodrum'un batısında yer alan Gümüşlük Koyu, antik Myndos kentinin kalıntılarına ev sahipliği yapmaktadır. Yalıkavak Koyu temiz denizi ve doğal güzellikleriyle bilinir. Yakın zamanda en ünlü koylarından biri olan Türkbükü Koyu bazı ve önemli tatil köyleri, plajlar ve canlı gece hayatı ile ünlüdür. Bodrum'un hemen dışında bulunan Torba Koyu, sakin plajları ve lüks otelleri ile tanınır. Rüzgâr sörfü yapmak isteyenler için de Bitez Koyu ve Akyarlar Koyu vazgeçilmezler arasında yer alır. Yarımadanın tüm Koyları muhteşem manzara ve etkileyici doğal ortamıyla bilinir.
Bitez Aktur hakkında
1976 yılında inşa edilen Aktur Sitesi, Bodrum Yarımadası'nda konumlanmış olan bir konut ve tatil sitesidir. Bodrum'un tarih, kültür ve doğal güzelliklerini koruyarak, yerel kültüre saygı gösterir. Zeytin ağaçlarıyla çevrili tepeler, turkuaz renkli deniz ve özgün bitki örtüsü, sitenin çevresindeki doğal zenginliği oluşturur. Dönemin Muğla Valisi Özer Türk, Bodrum'daki yazlık konut talebini karşılamak amacıyla farklı bir işletme modeliyle tatil sitesi kurma girişiminde bulunmuştur. Proje, kullanıcıların hisse sahipliği üzerinden katılım sağladığı bir işletme modelini benimseyerek, 1973'te açılan davetli yarışma sonucunda EPA Grubu'nun projeleriyle hayata geçirilmiştir. Projenin baş mimarları Ersen Gürsel, Nihat Güner, Öcal Ertüzün, Mehmet Çubuk, yardımcı mimarları ise Ziya Soyer ve Göktuğ Vensürel'dir. İç mekân tasarımını Fikret Tan, peyzaj tasarımını ise Besalet Pamay gerçekleştirmiştir. Atık su yönetimi ise İTÜ Çevre Sağlığı Kürsüsü yönetiminde Nevzat Kor liderliğinde sağlanmıştır. Aktur Sitesi'nin mimari tasarımı, geleneksel, vernacular Bodrum yerel mimari öğelerini modern konfor ve çevreye uyumla birleştirir. Eğimli araziye Beyaza boyanmış sıvalı kucuk ölçekli binalar, yer yer yerel taş dokularıyla entegre edilmiştir. Teraslar, sakinlere çevredeki doğal güzelliklerden maksimum derecede faydalanma imkanı tanır. Aktur Evleri, geleneksel dokudan esinlenerek birkaç çekirdek modülden oluşmuş ve farklı kompozisyonlarla kullanıcılara kendilerine ait bir yaşam alanı sunmayı hedeflemiştir. Konutların beyaz duvarları, prizmatik kitleleri, yerleşmenin özgün konseptini yansıtmış ve dinamik bir sokak dokusuyla 1976'da inşa edilen yerleşme günümüzde hala önemini korumaktadır. Ancak zamanla sahipleri ve kullanıcıları tarafından proje mimarlarından gerekli görüşleri, izinleri ve onayları alınmadan eklemeler büyümeler yapılmasıyla genel mimari atmosfer ilk etkisinden uzaklaşmıştır. Ayrıca sahil kullanımları da aynı özensizliği sürdürmektedir. İnşaat zamanından kalma bakım ve onarım atölyeleri çevrede özensizlik yaratan başka bir etkendir. Hemen komşu arsasında yer alan Ovoo projemiz başta Aktur olmak üzere, çevredeki diğer sitelere de yeniden gerekli özenin sağlanması konusunda etki edeceği kanısındayız.
Bitez koyu hakkında
Bitez Koyu, Bodrum Yarımadası'nın incisi olarak bilinir. Kristal berraklığındaki denizi ve doğal plajları, koyu turistik bir cazibe merkezi haline getirir. Bodrum Yarımadası, yat turizmi için de önemli bir destinasyondur ve limanları, lüks yatlar ve tekneler için. konforlu konaklama sağlar. Koyun çevresinde yer alan restoranlar ise geleneksel Türk mutfağının tadını çıkarma imkanı sunar. Bodrum Yarımadası, aynı zamanda yat turizmi için de önemli bir destinasyondur. Limanları, lüks yatlar ve tekneler için konforlu konaklama sağlar. Yat turizmi, bölgenin ekonomisine canlılık katar ve mimari açıdan modern marinaların varlığı ile dikkat çeker. Bodrum Yarımadasının en güzel koylarından biri olan Bitez Koyu, ziyaretçilere hem estetik bir deneyim hem de kültürel bir keşif fırsatı sunan önemli bir mimari mirasa ev sahipliği yapar. İki ülkeyi ayıran sınırlar bir tarafa kuş uçma mesafesinde yer alan Kos Adası (Hipokrat’ın doğduğu ve yaşadığı yer), Simi ve Rodos havanın müsait olduğu zamanlarda deniz yoluyla günlük ziyaretler için harika bir bağlantı yoludur.
Bodrum’un geçmişten günümüze mimarisi
Bodrum'da bulunan önemli mimari öğelerden biri, antik döneme uzanan tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Bodrum Kalesi'dir. Bodrum Kalesi, St. Peter Kalesi olarak da bilinir ve Bodrum'un simgelerinden biridir. Bodrum'un mimarisi, antik dönemden günümüze kadar uzanan zengin tarihinden etkilenmiştir. Güncel konutlar, oteller ve tatil köyleri de bölgenin mimari dokusunu oluşturan yeni unsurlardan biridir. Bodrum, aynı zamanda güncel ve geleneksel öğelerin bir araya geldiği bir turistik destinasyon olarak öne çıkar. Bu zaman zaman bir çelişki yaratsa da geleneksel ve güncelin bu tatlı çatışması güzel farklılıklar, çeşitlilikler yaratmaktadır.
Ovoo’nun mimarisi
Arazi yerleşiminde emsal haklarına bakılmaksızın her bir anahtarın bağımsız olarak manzarayı kucaklaması önceliklendirilecek 21 bloktan oluşan 43 çeşitli ölçekte anahtar bulunmaktadır. Her yatak odasında özel banyosu olmak üzere 5+1 büyüklükten 2+1’e kadar değişen büyüklüklerde villa ve daireler mevcuttur. Ayrıca, bir tanesi ikiz olmak üzere, 11 adet villa 10 daire bloğu, hepsi müstakil bahçeli ve havuzlu olarak planlanmıştır. Projenin özellikleri arasında her binanın önüne yerleştirilecek özel masif ahşap ve paslanmaz çelik bağlayıcılarla tasarlanmış pergolalar da bulunmaktadır. Bu pergolalar, binaların dış mekanlarını estetik olarak zenginleştirmeyi ve aynı zamanda sakinlere keyifli bir dış mekan yaşam alanı sunmayı amaçlamaktadır. Tasarım, iç ve dış mekanların estetik bütünlüğünü artırarak kullanıcıların konforunu ve yaşam kalitesini arttırmayı hedeflemektedir. Günlük su ihtiyacı deniz suyu ve atık su dönüştürülerek sağlanacak, peyzajda kullanılacak ağaç ve bitkiler Bodrum iklimine uygun ve ekolojik dengeyi sürdürebilecek bitki örtüsünden sağlanıp seçilecektir. Yapı strüktürü depreme dayanıklı radye temelli, iki katlı, düz [teras] çatılı betonarmedir. Burada en önemli fark yapıların binlerce yıllık kaya kütlelerinin üzerine oturmasıdır. Bu şekilde yüksek durabilite [dayanaklılık], rijitlik ve çevre duyarlılığı sağlanmıştır. Kesme taş kaplama, sıcak iklimin etkilerini azaltacak bir termos giydirme olarak düşünülmüştür. Taş cephe, çevresine günün değişen saatlerinde yansımalarını harika bir şekilde aktaracak bir özelliği beraberinde taşır.
Beach club
Sahil bölgesinde, iki farklı plaj bulunmaktadır. Bu plajlardan biri Ovoo ev sahiplerine özel olarak ayrılmışken, diğeri günübirlik ziyaretçilerin yoğun kullanımına uygun olarak tasarlanmıştır. Mevcut topografyaya uyumlu bir şekilde kademelendirilmiş setler, arazi taşları üzerinde inşa edilmiş ve gündüz-gece kullanımına uygun cafe, bar ve restoran alanlarına ev sahipliği yapmaktadır. Arazi denize doğru eğimli ve kayalık bir coğrafi yapıya sahiptir. İstinat duvarları araziden çıkan kaya parçalarından imal edilmiştir. Kahve-kızıl tonlardaki bu kayalar istinat duvarlarını araziye uyumlu ve görünmez kılmaktadır. Yapı cephelerinde sarı tonlarda 60-80-120 ebatlarında kesilmiş Anadolu taşları kullanılmıştır.
Social club
Ovoo’ya ilk yaklaşımda 12 ay kullanıma açık heykel bahçesi Ovoo’nun hem kalıcı koleksiyonuna hem de geçici koleksiyonlara ev sahipliği yapacak bir sanat galerisi olarak planlanmaktadır. Ayrıca genç sanatçıları desteklemek amacıyla kış aylarında belli bir süre ağırlanacak sanatçılar için sergiler, atölyeler ve bu atölyelerin yine genç ve çocuk ziyaretçileri için “open stüdyolar” ve workshop alanları olacaktır. Ayrıca, konser alanları, açık hava sineması gibi etkinliklere ev sahipliği yapacak bir yapılanma da düşünülmektedir.
Sonuç
Bodrum, üç bin yıllık geçmişinin son yüzyılında Osmanlı dönemi ve erken Cumhuriyet döneminde bir sürgün yeri olarak düşünülmüş, özellikle Bodrum'un tekrar eski çekiciliğine ve ününe kavuşmasında büyük etki yapmış ve kendiside adaya sürgün olarak gelmiş olan yazar ve tarihçi Cevat Şakir’in yoğun çabaları sayesinde yeniden gündeme gelmiştir. Cevat Şakir 3 yıllık sürgünlüğünün yarısını Bodrum'da tamamladı. Cezasının son yarısını İstanbul'da tamamladıktan sonra, çok sevdiği insanları ve doğal güzellikleriyle kaynaştığı Bodrum'dan uzak kalamadı ve Bodrum'a yeniden dönüp yaklaşık 25 yıl kaldı. Bodrum'un antik çağdaki adı olan Halikarnas'ı mahlas olarak benimseyen Cevat Şakir, Bodrum'da balıkçılık dahil çeşitli işlerde çalıştı. Edebiyat sahasına giren Eserlerinin büyük kısmını da Bodrum’da yazdı. Konularını Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olaylardan çıkardı. İçinde yaşadığı, en küçük ayrıntılarına kadar bildiği hür ve asi denizi, kaderleri denizin elinde olan balıkçıları, dalgıçları, sünger avcılarını ve gemileri zengin bir terim ve mitologya hazinesinden güçlenerek, denize karşı sonsuz bir hayranlıktan gelen şiirli, sürükleyip götüren bir anlatımla hikaye ve romana geçirdi.
Yazı ve düşünceleriyle Azra Erhat gibi döneminin önemli aydınlarını etkilemiş bir kişi olarak, çeşitli dillerden yüz kadar da kitap çevirmiş olan ve kendi eserlerinin sonraki baskıları yapılagelen Halikarnas Balıkçısı, Bodrum'da yaşadığı dönemde arkadaşları ile ilk Mavi Yolculuk fikrini ve uygulamasını gerçekleştirmişlerdir. Bu Mavi yolculuklarda yanlarına aldıkları şeyler peynir, su, İstanköy peksimeti, tütün ve rakı idi. Mavi Yolculuk'ta gazete okumaz radyo dinlemezlerdi. Amaç dünyadan kaçmak ve medeniyetten uzak olarak kafayı dinlemektir. Haftalarca denizde kalınır, sadece acil ihtiyaçları temin etmek için karaya çıkılırdı. Oysa, bugün yapılan mavi yolculuklarda her türlü lüks mevcuttur. Bu yolculuklar yazarın edebî eserlerini de büyük oranda etkilemiştir. Yarımada 1960’lardan sonra yazları daha çok ziyaretçi akımına uğramış; Türkiye'nin diğer koylarında olduğu kadar ezici bir sekilde kooperatif türü yazlık evler furyasına kapılmamıştır. Kanımızca bunda erken zamanda gündeme gelen bölge koruma kararlarının ve az katlı, az yoğunluklu oluşturulmuş imar planının etkisi olumlu bir rol oynamıştır. Yarımadanın, tüm Türkiye'yi göz önüne aldığımızda, kendini bu kooperatif adı altında yazlık ev, yoğun imarlı, çok katlı konut merkezli gayrimenkul furyalarından koruyabilmiş olması oldukça önemlidir. Ancak, çok yakınında yer alan ve Bodrum'a iç ve dış hatlarla havadan ulaşım Milas, Didim, Marmaris ve Kuşadası aynı şansa sahip olamamıştır.
Bir deprem bölgesi olan Bodrumda arkeolojik bulgular gösteriyor ki burayı medeniyetlerinin gelişimi için seçmiş birçok kavim depremin yıkıcı etkilerine karşı koyacak yapı sistemleri konusunda çalışmalar yapmış ancak bu tedbirler yeterli olmamıştır. Bugün içinde iki kattan daha çok katlı inşa etme iznin olmaması bir avantaj olarak karsımıza çıkmaktadır. Son çeyrek yüzyılda, Bodrum Belediyesi'nin, bölgenin temel ihtiyaçları olan ulaşım, yol alt yapı, su ve elektrik gibi konularda yeterince devlet desteği alamadığı düşünülmektedir. (Muhtemelen Ankara merkezi otoritenin farklı bir politik tercihte olması nedeniyle olabilir.) Bu durum özellikle yaz aylarında ciddi bir sıkıntı yaratmaktadır ve adeta bölge halkına sanki gizli bir cezalandırma gibi görülmektedir. Bu bölgede, başta turizm yatırımı olmak üzere, otel konut ve/veya benzer yatırımlar yapmak isteyen yatırımcıların çevre olanaklarını dikkatlice kullanmaları, alternatif enerjiler ile yatırımlarını desteklemeleri ve sürdürmeleri konusunda bilinçlendirmek ve teşvik edici yaptırımlarla desteklemek gerekmektedir. Yarımadada, özellikle pandemi sonrası bazı sektörlerde hem online çalışma olanaklarının artması ve No space kavramının gelişmesiyle hem de ve toprağa ve doğaya yakın olarak yaşamak ve çocuklarını yetiştirmek isteyenlerin artmasıyla ile yaz-kış oturanların sayısı günden güne artmaktadır. Yerleşik nüfusun büyük bir kısmı iyi eğitimli, kent kültürlü, beklentileri yüksek bireylerden oluşmaktadır. Bu durum, yarımadanın yaz etkinliklerinden kültür-sanat etkinliklerine kadar 12 ay boyunca kullanılacak bir bölge olma potansiyelini artırmaktadır. Türkiye’nin hemen hemen bütün yerleşim yerlerinde kaçırılmış bir fırsatın yakalanması Bodrum üzerinden yeniden ele alınarak detaylı bir planlama ile mümkün görünmektedir. Ovoo'nun yanı sıra, daha önce bölgede birçok önemli projelere imza atmış olan GAD ve onun destek verdiği GAD Vakfı, proje olarak gelen konuları sadece bulundukları arsaya değer katmak amacıyla ele almamakta, beraberinde bunları bölgesel değer katkılarına dönüştürmektedir.